Çocuğun Yararı Gözüyle Çocuğun Yüksek Yararı İlkesine Bakış
Özet
“Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun (yüksek) yararı temel düşüncedir”: Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin meşhur ilkesi. Yazıldığı günden bu yana hukuk düzenine ciddi etkileri olan ilkenin atası çocuğun yararı ilkesi ortaya çıktığında aile hukuk kurumlarını muğlak hale getirecek bir ilke olarak yorumlanmıştır1. Çocuk Hakları Sözleşmesi ise ilkeyi aile hukuku ile sınırlı görmeyen ve başta idare hukuku olmak üzere kamu hukuku alanını da kapsayan bir çerçevede ortaya koymuştur. Sözleşme ile birlikte, çocuğu ilgilendiren bütün kararlarında çocuğun yüksek yararı idareye rehberlik etmelidir. Buna karşın idare hukuku teorisyenleri ve uygulayıcıları ilkeye karşı çekimser kalmakta ve bu da ilkenin kamu hukuku alanındaki görünümünü sınırlandırmaktadır. Oysa bir değişim kaçınılmazdır ve bunun teorik altyapısının kurulması gerekir. Çıkış noktası son derece basittir: Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocuğun yüksek yararı ilkesini idareyi bağlayan temel bir ilke olarak görmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu ilke, çocuğun bir hukuk öznesi olarak idarenin gündeminde olmasını sağlaması yönüyle çocuğun özgünlüğünün göz önünde bulundurulmasına imkan oluşturmaktadır.