“Çocuk ve Çocukluk” Kavramının Tarihsel Süreçte Değerlendirilmesi
Anahtar Kelimeler:
Çocuk, Eğitim, Ebeveyn, Geli?im, Ataerkil Yap?Özet
Hayata dair bir incelik ve naiflikten söz edildiği yerde; çocuğa ya da çocukluğa ilişkin mutlaka bir ize, bir işarete, bir sembole mutlaka denk gelinir. Çocukluk, esas anlamıyla hemen tüm yetişkinlerin imrendiği ve geri dönerek yeniden yaşamayı arzu ettikleri bir süreçtir. Bilinmelidir ki, bu süreci değerli kılan etken, insanlığın çocukluk çağlarında evren içerisinde işgal ettiği tertemiz noktadır. Çocukluk dünya üzerinde bulunduğu coğrafyaya, kültürlere, tarihsel sürece göre de değişiklikler gösterebilmektedir. Ama eski dünya düzeni içerisinde çocukların kaderlerini genelde cinsiyetleri ve analarının sosyo-kültürel ve sosyoekonomik statüleri belirliyordu. Bu anlamda değerlendirildiğinde kadın cinsine karşı tavır statüsü düşükse, alınıp-satılabilecek bir emtia ya da köleden öteye geçemiyordu. Özellikle tarih öncesi dönemlerde kadınların, kızların, erkeklerin yani bu bağlamda statüsü düşük çocukların, küçük yaşlarından itibaren şiddete maruz kaldıkları gibi dayaktan sakat bırakılmaları, kurban edilmeleri de önüne geçilemeyen bir olguydu. Çocukluk anlayışı farklı bilim dallarında farklı açılardan değerlendirilebilmektedir. Bu noktadan bakıldığında, çocukluğun hangi zaman diliminde başladığı ve bittiği, yorum farklılıklarından ötürü de değişiklik gösterebilmektedir. Bu çalışmada, çocuk, çocukluk gibi kavramlar, bilişsel ve duyuşsal gelişim açısından değerlendirilmiş olup, çocukluk yaşı, eğitim psikolojisinin kamuoyuna sunduğu verileri doğrultusunda çocuğun dünyaya gelişinden, kişinin soyut işlemler dönemine değin geçirdiği süreç olarak algılanmıştır. Bu sebeple kat’i bir yaş sınırlamasına gitmek doğru olmayacaktır.